14 Ocak 2014 Salı

Duman'ın Etrafı DARMADUMAN Eden Albümü !

Aslında duman denince benim bir sürü anım canlanıyor kafamda. Özellikle Aman aman şarkısı benim dumanı hatırladığım ilk şarkı. Belki daha 5-6 yaşındayken dinliyordum bu şarkıları :') Ne zaman büyüdüm farkında bile değilim.. Ama Dumanın en sevdiğim yanı ise albümlerinde her türlü duyguyu barındırıyor mesela Duman I albümünde depresif takılmak için "Bu Aşk Beni Yorar" veya daha çok siyasi için "Rezil" veya biraz da "Sarhoş" dinleyerek eğlenebilirsiniz.. Veya siz hepsini karıştırarak dinleyin bence !!

Duman 1999 yılında ilk albümünü çıkardı ve o ilk albümden sonra büyük bir ilgiyle ayrıca geniş bir hayran kitlesiyle Türkiye'de sesini duyurdu.
Her yaşa hitap eden şarkıları ve her ruh haline (Ağırlıklı olarak depresif) seslenen şarkıları özellikle gençlerin dikkatini çok çekti. Türkiyenin şimdiki belkide en iyi Rock gurubudur..



Son albümü ise 4 yıl aradan sonra ortalığı DARMADUMAN etti resmen. Aslında bu albümde yine siyasi 2 parça var (her albümde olduğu gibi) "Eyvallah" ve "Sınana Sınana". Ama sadece bununla bitmiyor, albümde melankoli konulu "Melankoli" şarkısı, bir annenin acısını anlatan (Sanırım) "Kolay Değildir" şarkısı ve benim de favorim olan "Öyle Dertli" şarkısı gibi 13 şarkı bulunmakta.




CRYSİS 3 Uzaylıların Canı Cehenneme !

Ahh bu serinin ilk oyununu bir türlü unutamadım... O oyunu açtığımda daha sene 2008 di ve Türkçe yamalı oyunları çok görmüştük.. Ancak bu seferki farklıydı, Türk bayrakları vardı CD kabının arkasında.. E haliyle şaşırdık. Alalım dedik ve yükledik (Bilgisayarımda kasmayan ilk oyun ve en sevdiğim oyun bu oldu :') ) Aslında hiç heyecanlı bişey beklemiyordum GTA Vice City gibi sadece türkçe olacak arada karışacak bi ALT YAZI yaması bekliyordum. Ancak oyun açılır açılmaz tarih türkçe ve birden o kadının sesi... Türkçeydi !!1!11 Baya şaşırdım sonra oyun zaten kendine çekti ve bağladı beni. Karakterimizin adı Nomad ti ve grup arkadaşlarımız vardı Prophet Aztec Sayko ve gibileri... Crysis 1 den sonra Crysis Warhead çıktı Sayko oluyorduk bu oyunda ve devam ettik. Biraz zaman sonra Crysis 2 çıktı dehşet grafik atlamasıyla.. Cryengine 2 kullanılıyordu tabi boru değil ! Bu oyunda Alcatraz isimli bir deniz subayını canlandırıyorduk. Çok konuşkan biri değildi hatta HİÇ değildi. Ancak Sephlerin saldırısından canlı çıkamadı deniz altından. Ama o da ne ?! PROPHET. O Alcadrazı yarı ölü şekilde buldu ve Nano Suiti ona verdi. Ve oyun New York un Sephlere karşı mücadelesinden devam etti. Ancak oyunda Alcatraz değildik. Prophet tüm DNA kodlarını zırha kopyalamıştı. Belleğindeki tüm bilgileri ve Alcatraz zırhı giyerek onun dna sını ve biilgileri kendine aktarmaya başlamıştı... Ve oyunun sonunda New Yorku kurtardık. Ancak bu sefer 3. oyun çıktı ve heyecan doruktaydı... Gerçekten 10 üzerinden 20 denecek kadar fevkalade bir grafik motoruyla karşılaştık. CRYENGİNE 3 Oyunde tüm ayrıntılar düşünülmüştü ve bu sefer 2. oyunda o susan Alcatraz ( Yani Prophet ) Şimdi hiç susmuyordu ve tek düşmanı vardı ! : ALPHA SEPH Oyunun konusu Alpha Seph'e karşı mücadelesini anlatıyor ve bu oyunda eski bir dostla da karşılaşıyoruz ! SAYKO oyun boyunca bizim arkamızı kollayan hep Saykoydu



13 Ocak 2014 Pazartesi

Otobiyografi: BEN !

Evet Başlıkta da belli olduğu gibi kendimi tanıtacağım:
1998 in Soğuk bir 13 Ocak günü saat öğleden sonra 1-2 gibi dünyaya gelen el kadar çocuğun 16 yıllık hikayesi... Bu çocuk çok mutlu bir küçüklük geçirdi. ( Mutlu çocukluk geçirenler zengin olurlarmış (İNŞALLAH) ) Şaka bir yana 1998 Yılında 13 Ocakta dünyaya İstanbulda gözlerimi açtım. İlk dediğim kelime dayı. Küçükken 3 yıl anaokulu v.b. şeylere gittiğimden ötürü 1 yıl geç başladım ilk okula. Ancak bundan hiçte şikayetçi değilim. 7 yıl Fatma Şensoy İ.Ö.O. 1 yıl da Galip Balkar O.O. nda okudum. Bu süre içinde 5. sınıftan 8. sınıfa Fatih Dershanesine gittim. SBS denilen illetten 380 puan alıp Beykent'te bulunan Recep Güngör Anadolu Lisesine geldim. Ve hala devam etmekteyim..

Recep Güngör Anadolu Lisesi Derslik-Sınıf Sistemi

Bir RGAL lı olarak ve ayrıca çoğu arkadaşımın da benle aynı fikirde olduğunu düşünerek bu yazıyı yazıyorum. Aslında okulumuz gayet iyi bir okul olup çevre okullar arasında eğitim seviyesi bakımından gayet yüksek seviyede bir okuldur. Ancak bizim okulumuzun ilk dönemlerde kendine has bir uygulaması vardı. DERSLİK SİSTEMİ. Aahh az çekmedik 2 ay boyunca o koridorlarda.. Bazen ders kimya oluyordu en alt kata ve sonraki ders İngilizce ! Hopp en üst kata çık tekrar. Ve bu iniş çıkış sırasında kargaşa kaçınılmaz ! Ama yine de öğretmenler açısından bu gayet iyi bir uygulamaydı. Çünkü her öğretmen kendi sınıfını kendi konusu ile dekore edebiliyordu. Kimya sınıfında atom modelleri duvarları süslerken, Almanca sınıfında anlamını tahmin edemediğimiz kelimeler duvarlarda boy gösteriyordu (?!) Buda hem derslerde yardımcı oluyordu, hemde oldu ki almanca sınavına almanca dersliğinde girdiniz; çok güzel bir yardımı dokunuyordu ! Ancak bizimde halimizden anlamalılardı ve nitekim anladılarda. 10 dklık teneffüste 5 dksı sınıfa gitmek 5 dk kantine çıkmak derken elimizde tostlarla ne olduğunu şaşırıyorduk. Sayın müdürümüz bu durumun farkına varmış olacak ki tekrar sınıf sistemine döndük. Tamda alıştığımız sırada !

Kelebek Sistemi

Kelebek sistemi genellikle liselerde görülen bir tür sistemdir. Asıl amacı kopyayı engellemek olmasına rağmen gayretli öğrenciler çok rahat şekilde kopya çekebilir. Sistemin işleyişi aslında çok basittir; 1 sınıfta 9. sınıftan 12. sınıfa kadar öğrenciler dağılır mesela sınıfın ilk 1. sırasına 9. sınıf bir öğrenci oturup matematik çözerken, 2. sırasına 12. sınıf biri edebiyat çözebilir. Buradaki amaç aynı sınıfta kopya örgütlemesini azaltmaktır. Her sınıf başında 1 gözetmen öğretmen bulunur.